Mutlu olmak için kafanıza göre antidepresan almayın…
İlaçlar, dışarıdan vücudumuza aldığımız, birçok aşamadan geçerek, uzun yıllar sonra kullanıma giren, araştırma safhasında tonlarca paranın döküldüğü moleküllerdir. İlaç önce hayvanlarda, sonra sağlıklı gönüllülerde, sonra geniş hastalık gruplarında çeşitli fazlardan geçer, son olarak ciddi kurumlarca onaylanır.
İlaç formuna karşı olan birçok kişi, ilginçtir ki televizyondan veya aktardan, içinde neyin ne kadar olduğunu bilmediği, orijinal ve doğallığı şüpheli “doğal ilacı” kullanma eğilimindedir.
Antidepresanlar bağımlılık yapmaz ama klinik gözlemim, geçmişte depresyon tanısı ile antidepresan kullanan hastaların, yaşamdaki ufak zorluklarda bile tekrar ilaç kullanmak istemelerinin, hekimlerin de sakınmadan ilacı reçete etmelerinin böyle bir algıya yol açmış olabileceğidir: Acıdan geçmektense, acıyı gidermek yaygın bir eğilimdir. Öte yandan depresyonun nedenleri ve anlamı da göz ardı edilebilmektedir. İlaç, nedenlere veya anlama iyi gelmez!
Sonuçta depresyon yineleme eğilimi olan, tedavisiz uzun süren bir ruhsal bozukluktur. Günümüzde kullanılan antidepresanlar yan etki açısından oldukça konforludur. Tıbbın her alanında olduğu gibi akılcı ilaç kullanımı ve tedavi protokolüyle antidepresanlar, hekimin ve hastaların hizmetine sunulmuş faydalı enstrümanlardır.
Başlangıçtaki soruya gelince: Freud’un psikanaliz için söylediğini, antidepresanlar için de söyleyebiliriz: antidepresanlar mutlu etmez ama daha az mutsuz kılar!
Kaynak: PSİ. Bilal ERSOY